Günümüzde çoğu kişinin sosyal medya hesapları vardır hatta yeni doğmuş bir bebeğin daha kimliği bile çıkmamışken sosyal medya hesabı açılır oldu. Bu da sosyal medyanın hayatımızdaki yerini göstermektedir. Sosyal medya yerinde ve verimli kullanıldığında çok işinize yaracak bir unsurdur. Öyle ki bu yazımın okunması için bile sosyal medya kullanmamın benim için faydası olacaktır.
Ancak sosyal medya sanıldığı kadar masum değildir. Size bir sorum olacak cüzdanınız ve telefonunuz kaybolsa önce hangisinin yanınızda olmadığını fark edersiniz? Bunu yapılan bir çalışmayla cevaplayayım. Cüzdanınızın kaybolduğunu yaklaşık üç saat sonra fark ederken telefonunuzun kaybolduğunu beş dakika içinde fark edeceksiniz. Çünkü ortalama olarak beş dakika da bir telefonu kontrol etme ihtiyacı duyuluyor. Ve bu artık psikoloji alanında yeni bir sendrom olarak ifade ediliyor. FOMO sendromu, sosyal medyadaki gelişmeleri takip edememe endişesi ve gelişmeleri kaçırma korkusu olarak tanımlanır. FOMO sendromunda bireyler, güncel bilgilerden haberdar olamama veya konunun dışında kalma gibi yoğun kaygılar yaşarlar. Bu kaygılar ile sürekli telefonlarını ya da teknolojik cihazlarını kontrol ederler.
Sosyal medyanın bir diğer zararı ise gençlerde yalnızlık hissini arttırmasıdır. Lise öğrencileri arasında sosyal medya ve yalnızlık üzerine yapılan bir çalışmada, kullanıcılar tarafından paylaşılan görsellerin kişilerde yalnızlık hissini arttırdığı sonucu çıkmıştır. Kullanıcılar, sayfalarında kendilerini devamlı olumlu göstermeye çalışmaktadır. Bu tarz paylaşımlarına tanık olan takipçiler ise kendi yaşamlarını sorgulayıp sıkıcı ve olumsuz değerlendirmeler yapmaktadırlar. Bu yorumlar onların içe kapanıp yalnızlığa daha çok yaklaşmasına sebep olmaktadır. Bu durum kullanmış olduğumuz dilimizi bile etkilemiş olacak ki yeni bir metafor olan ‘kalabalık yalnızlık’ Türk Dil Kurumunun 2024 yılı kelimesi/kavramı olarak seçilmiştir. Yaklaşık bir milyon kişini katıldığı oylama ile seçilen kalabalık yalnızlık için değerlendirme kurulu insanların kalabalık içinde yalnız hissettiklerini gösteren araştırmaların sayısında artış olduğu dikkat çekmektedir. Sosyal medya ve dijital teknolojilerin kullanımının artmasıyla insanların kendilerini daha yalnız hissetmeye başladıklarını, kendilerini diğer insanlarla kıyasladıklarını, herkes çok mutlu ben çok mutsuzum düşüncesinin daha hâkim olduğu görülmektedir. Sosyal medya ortamında takipçi, beğeni sayılarının önem kazanması, sözde ‘kalabalık’ bir ortam oluşturulması yalnızlık hissine çözüm gibi algılansa da yalnızlık hissini artıran bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Asosyallik tam da burada karşımıza çıkmaktadır.
Asosyallik, bireyin sosyal etkileşimlerden kaçınması ya da bu etkileşimleri sınırlı tutması durumudur. Hayatlarını telefon ekranına hapsederek yaşayan tek tipleşmiş insanlar ve onların yaşamlarının çok güzel olduğunu düşünerek yalnızlaşan insanların çoğalması toplumun vebasıdır.
Her ne kadar sosyal medya ismi kullanılsa da asosyal bir insan kitlesi ile baş başa kalmış bulunmaktayız.
❤️
♥️
✨
Bir asosyal olarak beğendiğim bir yazı oldu
Hayatın acı gerçeklerini çok güzel dile getirmişsiniz hocam.
Toplum olarak sonumuz hiç iyiye gitmiyor malesef..