Evrenin sınırları var mı? Varsa bu sınırlar tam olarak nerede başlayıp nerede bitiyor? Ya da çok daha çarpıcı bir soru: Bizim evrenimiz, sayısız başka evrenlerden sadece bir tanesi olabilir mi? Bu evrenler bizle tamamen aynı mı yoksa o evrenlerde bizim dış görünüşümüzden daha farklı canlılar mı yaşıyor? Etkileşim halinde miyiz? Mesela onların evreninde olan olaylar bizim evrenimizi etkiliyor mu etkiliyorsa nasıl etkiliyor? Çoklu Evren Teorisi (Multiverse Theory), bu sorulara “evet” cevabını veren ve modern fiziğin en heyecan verici fikirlerinden biri olan bir teoridir.
Bu teoriye göre, bizim bildiğimiz evren tek olmayabilir. Farklı fiziksel yasalarla çalışan, paralel gerçekliklerin olduğu veya her olasılığın gerçekleştiği sonsuz sayıda evren olabilir. Bu fikir, yalnızca bilim kurgu hikâyelerinde değil, aynı zamanda kozmoloji, kuantum mekaniği ve teorik fizik alanlarında da ciddi şekilde incelenmektedir. Çoklu Evren Teorisi, en basite indirgenecek haliyle evrenimizin tek olmadığı fikrini öne süren bir teoridir. Bu teoriye göre, bizim evrenimizin dışında farklı fiziksel kurallara sahip, bağımsız veya birbirleriyle etkileşim halinde olan başka evrenler de olabilir.
Bu fikir birkaç farklı bağlamda ele alınabilir:
- Kuantum mekaniği bağlamında, her olasılığın farklı bir evrende gerçekleştiği fikri.
- Kozmolojik enflasyon bağlamında, Büyük Patlama’nın farklı bölgelerde farklı evrenler yaratabileceği fikri.
- Matematiksel evren hipotezi bağlamında, fizik yasalarının izin verdiği her türlü evrenin var olabileceği fikri.
Kuantum Çoklu Dünyalar Yorumu (Many-Worlds Interpretation – MWI)
Bu yorumu ilk ortaya atan kişi Hugh Everett III (1957)’dir. Kuantum mekaniği, doğası gereği olasılıklara dayalıdır. Bir elektronun bir noktada veya başka bir noktada bulunma ihtimali vardır, ancak onu gözlemleyene kadar kesin bir konumu yoktur. Kopenhag Yorumu’na göre, bir ölçüm yapıldığında, elektron belirli bir konum seçer ve diğer olasılıklar “yok olur”.Ancak Hugh Everett, bunun yerine tüm olasılıkların farklı evrenlerde gerçekleştiğini öne sürdü. Yani; eğer bir olayın iki farklı sonucu mümkünse, bu iki sonuç da gerçekleşir, ancak bu gerçekleşme farklı evrenlerde meydana gelir. Örneğin, bir karar verdiğinizde, başka bir evrende farklı bir karar vermiş olabilirsiniz. Evrende sayısız “ayrışma” yaşanır ve her biri, farklı bir gerçeklik yaratır.Bu teori bilim kurgu filmlerinde de sıkça işlenmektedir. Paralel evrenler, özellikle zaman yolculuğu hikâyelerinden destek alarak ününe ün katan bir kavram olmuştur.
Kozmik Enflasyon ve Sonsuz Evrenler (Bubble Universes)
Bu yorum Alan Guth (1981) ve Andrei Linde (1983) tarafından yapılmıştır. Büyük Patlama teorisine göre, evren yaklaşık 13.8 milyar yıl önce tek bir noktadan başladı ve o zamandan beri aynı bir balonun şişirilmesi gibi genişlemeye devam etmektedir. Ancak 1980’lerde Alan Guth, Büyük Patlama’nın hemen ardından aşırı hızlı bir genişleme dönemi olduğunu öne sürdü. Bu teoriye “kozmik enflasyon” denir.Andrei Linde, bu genişleme sürecinin farklı bölgelerde farklı şekillerde gerçekleşmiş olabileceğini savundu. Buna göre; evren büyük bir “kozmos”un içindeki kabarcıklar (bubble universes) gibi düşünülebilir. Her kabarcık (her evren) farklı fizik yasalarına sahip olabilir. Bazı evrenlerde atomlar bile oluşamayabilirken, bazılarında bizim evrenimizden çok farklı fizik kuralları geçerli olabilir. Bu model, evrenimizin neden belirli fizik sabitlerine sahip olduğunu açıklamaya yardımcı olabilir. Eğer sonsuz sayıda evren varsa, bazıları yaşam için uygun olurken bazıları olmaz. Biz, ancak yaşamın mümkün olduğu bir evrende olduğumuz için buradayız.
Matematiksel Çoklu Evren (Mathematical Universe Hypothesis)
Bu değerlendirmeyi ise Max Tegmark (2000’ler) ileri sürmüştür. Fizikçi Max Tegmark, evrenin tamamen matematiksel yasalarla tanımlanan bir yapı olduğunu ve tüm matematiksel olarak mümkün olan evrenlerin gerçekten var olduğunu öne sürdü. Bu hipotezine göre; matematiksel olarak mümkün olan her yapı, bir yerlerde fiziksel olarak da vardır. Evrenimiz de bir tür matematiksel yapı olduğundan, sonsuz sayıda farklı matematiksel yapılardan yalnızca biridir.
Sicim Teorisi ve Çoklu Evren
Sicim Teorisi, evrendeki temel parçacıkların aslında titreşen sicimler olduğunu öne sürer. Bu teori, 11 boyutlu bir evren modeli öngörmektedir. Bazı fizikçilere göre, bizim evrenimiz bir “zar” (brane) üzerinde bulunuyor olabilir ve başka zarlar üzerinde başka evrenler olabilir. Hatta bazı durumlarda bu evrenler birbiriyle etkileşime bile girebilimektedir.
Henüz çoklu evrenlerin varlığını doğrudan kanıtlayan bir gözlem yapılmamıştır. Ancak bazı dolaylı kanıtlarda vardır. Mesela ; Kozmik mikrodalga arka plan ışıması sonucu oluşan bazı anormallikler, bilim insanlarını başka evrenlerle etkileşime girmiş olabileceğimizi düşündürüyor. Kuantum mekaniği deneyleri “Çoklu dünyalar” yorumu, bazı kuantum olaylarını açıklamada işe yarıyor. Ayrıca evrenin genişleme hızındaki değişiklikler evrenimizin aslında bir “kabarcık” içinde olabileceğine dair ipuçları sunuyor. Fakat bu konuda henüz net bir gözlem yapabilmş değiliz ve ortaya attığımız her düşünce birer “hipotez”‘den ibaret kalıyor. Bir süre boyunca da bilim dünyasında çoklu evren hipotezleri halen tartışmalı ve doğrudan test edilmesi zor olacak gibi görünüyor.