XIX. yüzyıldan itibaren, Osmanlı Devleti’nde yeni insan, toplum tipi ortaya çıkmaya başlamıştı. Tanzimat Fermanı sonrası geç kalınmış yenilikleri getirmek isteyen Osmanlı Devleti’nin kendisi gibi yeniliğe açık fikir insanlarına ihtiyacı vardı. Yurt dışına öğrenciler gönderilmiş ve devlet içindeki eğitim sistemi Batılılaştırılmıştı. Batı’ya yönelmeye çalışan Osmanlı’nın içerisinde, bürokraside önemli yere sahip olmayan ancak Avrupa’da yetişmiş olan bazı edebiyatçılar, hem halk için hem de zaman zaman ters düştüğü Osmanlı yönetimi için önemli insanlar haline gelmişlerdi.
Yeni Osmanlılar, Osmanlı Devleti’ndeki yenileşme hareketlerini destekleyen, ancak bunların yanlış yapıldığını düşünen ve bunu dile getirmek isteyen insanlardı. 1861 yılında tahta geçen Sultan Abdülaziz’in politikadan uzak tavırları ve devletin dış borçlarının giderek çoğalması sebebiyle Namık Kemal, Şinasi, Agah Efendi, Ziya Paşa, Menapirzade Nuri Bey gibi aydılar tarafından 1865 yılında Belgrad Ormanı’nda gizli bir toplantı gerçekleşti. ilk toplantıda Menapirzade Nuri Bey’i başkan seçtiler. Anayasa yapmak, yeni bir meclis açmak gibi hedefleri olan bu cemiyet İtalya’da kurulan ‘’Carbonari’’ adlı örgütü örnek almıştı.
Batılılaşma onlar için sadece belli alanlarda takip edilmesi gereken bir politikaydı. Yenilik ve Avrupa’yı bazı açılardan örnek almak gibi şeylere katılıyorlardı. Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne dahil herkes için ‘’Şeriat’’ ve ‘’İslam hukuku’’ kavramları vazgeçilmez kavramlardı. Bu uğurda gazeteler çıkarıyor ve daha fazla kitlelere hitap etmek istiyorlardı.
V. Murad’ı tahta geçirmek isteyen Yeni Osmanlılar, V. Murad’ın yanında kurulacak olan mecliste kendilerinin de yer almasını, böylelikle halkın da yönetimde söz sahibi olmasını istiyordu. Faaliyetlerini zamanla artıran cemiyet üyelerinin belli bir kısmı sürgüne gönderildi. Mustafa Fazıl Paşa’nın da devletin ileri gelenlerini eleştirmesi sebebiyle sürgün edilmesinin ardından 5 Haziran 1867 günü meclisin dağıtılmasını, devletin ileri gelenlerinden Mehmet Emin Âli Paşa, Keçecizade Fuat Paşa, Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa’nın öldürülmesini planlamışlar ancak planları ortaya çıkmıştı.
Avrupa’da da Faaliyetlerini Sürdürdüler
Yaşanan olaylar sonrası sınırdışı edilen üyeler Fransa’ya kaçan Mustafa Fazıl Paşa’nın yanına gitmiş ve onun himayesi altına alınmışlardı. Sürgünde olmak dahi onların faaliyetlerine engel olmamıştı. Mustafa Fazıl Paşa’nın maddi olarak desteğini esirgemediği Yeni Osmanlılar; İngiltere, Fransa gibi Batı ülkelerinde de faaliyetlerine devam ettiler ve muhalefetlerini Sadrazam Ali Paşa üzerinde yoğunlaştırdılar.
Namık Kemal ve Ziya paşa, Sadrazam Ali Paşa ölünce ve kendilerini destekleyen Mithat Paşa sadrazam olunca İstanbul’a döndüler ve serbest kaldılar. V. Murad tahta çıktıysa da sağlık sorunları sebebiyle 31 Ağustos 1876 yılında tahttan indirildi ve bu Yeni Osmanlılar’ın en büyük başarısızlıklarından biri oldu.
Dağılışı
1876’da Meşrutiyet rejimine geçişte önemli payları vardı. 1870’te artık dağılmış olsalar da 1876’ya kadar sürecek olan anayasa mücadelesinin ilk ivmesini onlar vermişlerdi. Abdülaziz’e karşı, V. Murad’ı desteklemişlerdi. Cemiyet üyelerinden Şehzade Murat ile yakından ilişki içerisinde olanlar da olmuştu. Dahası, ortaya koydukları örnekle kendilerinden sonra geleceklere (Jön Türklere ve İttihat Terakki Cemiyeti’ne) bir gelenek yaratmışlardı.
Yeni Osmanlılar Cemiyeti faaliyette bulunduğu yıllar süresince ne bir siyasi parti olabilmiş, ne de tek düşünce altında toplanabilmişlerdi. Hepsi meşrutiyet istiyordu ancak, çözüm diye adlandırdıkları yol farklı görüşlerden geçiyordu. II. Abdülhamid’in tahta çıkmasıyla Namık Kemal tekrar sürgüne gönderildi ve Yeni Osmanlılar dağıldı. Fransız İhtilali’nin ortaya çıkardığı sloganlar olan hürriyet, eşitlik, demokrasi, kardeşlik gibi kavramları bayraklaştırıyorlardı ancak 1888 yılında siyaset ve edebiyat hayatından çekilmek zorunda kaldılar.