Meşrutiyet’in ilanından sonra Makedonya sınırında Menlik kazası Razlık kasabası yakınındaki Yakorit’te bölük komutanlığı yapan Ömer Seyfettin, at üzerinde hem silah hem de kalemle Türk edebiyatına birçok eser vermiştir. 1911 de yayımlanan ‘’Bomba” adlı eseri de Balkan hikayelerinden biridir.

Hikaye Makedonya’da ve şubat ayının geç saatlere gelmiş bir gününde, detaylı ev tasviri ile başlar.
Boris ve Magda birbirine tutkuyla bağlanmış iki aşıktır. Magda Sofya’da Daskaliçe (bulgarca, kadın öğretmen) yani öğretmenlik yaparken tanıştığı Boris ile evlenir. Evlendikten sonra kendini evine ve doğacak çocuğuna adamak için mesleğini bırakır.
Boris ise sosyalist, 25 yaşında bir gençtir. Boris’in babası İstoyan, yaşlı ve mallarına bakamayan biridir.
Güzel bir akşam Magda çorap örerken Boris ise mandolinle sosyalist marş çalmaktadır. İçlerindeki kötü his başına geleceklerin masum habercisidir. Tüm mal varlığını satıp Bulgar Komitacılardan, Amerika’ya kaçmak isteyen bu ailenin ilerleyen saatlerde kapısı çalınır. Gelen kişi ihtilal komitacıların gönderdiği komşu kızı Melina’dır. Komitacıların, sattıkları malların parası için baba İstoyan’ı çağırdığını söylediğinde Boris buna müsade etmez ve eşi Magda’ya yarım saate geleceğine dair sözler vererek Melina ile birlikte gider. Aradan yarım saat geçmesine rağmen gelmeyen Boris’in babası uyanır ve Magda’nın sessiz çığlıklarında bir şey olduğunu anlar. Lakin anlamak için geç kalmıştır. Çünkü Zalim Komitacılar parayı almak için kapıyı çalar. Gelen üç kişi Magda’nın yalvarmalarına rağmen ihtiyar İstoyan’a baskı kurar, oğluyla tehdit eder ve parayı alırlar. Daha sonra asıl amaçlarının dışına çıkıp, hamile olan Magda’ya içtikleri şarabın etkisi ile tehditle ve zorla dokunurlar hatta aralarından ikisi Magda’nın yanağını kanatana kadar ısırır. Ve bununla mutlu olurlar. Magda sadece biricik aşkı olan Boris’e zarar gelmesin diye tüm bunlara katlanırken daha da fazlasını isteyen komitacılara tepki veremez. Gece aydınlanırken Boris’i göndereceklerini söyleyip evden ayrılan komitacılar, evdeki masanın üzerine siyah bezlerle sarılmış bir bomba bıraktıklarını, onlardan bir hatıra kalsın isteyip, Magda’nın da bu bombayı saklamasını söylerler. Magda, onlar evden ayrılınca bombanın patlayacağını düşünerek aceleyle bombayı kaldırmak ister. Lakin bu siyah bezle sarılı bomba sanılan şey, Magda’nın, uğruna kendinden bile vazgeçtiği, yakında doğacak olan bebeğinin babası Boris’in vücudundan koparılmış kesik, kanlı kafasıdır.
Hikayenin ilk cümlelerinde geçen rüzgar ve arada ortaya çıkan köpek sesleri işitsel unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu unsurları, tehlikenin habercisi olarak da nitelendirebiliriz.
Komitacıların Magda üzerinden sosyalizm ile ortaklık düşüncesi, Ömer Seyfettin için eleştiri konusudur. Ve bununla birlikte Baba İstoyan’ın hikayedeki rolü babanın devlet karşılığıdır. Hikayenin yazıldığı dönem Balkanların Osmanlı Devleti’ne yâr olamadığı dönemle aynıdır. Dolayısıyla gelinini komitacılar tarafından koruyamayan Baba İstoyan, Osmanlı Devleti’ni düşündürmektedir.
Ömer Seyfettin’in bu akıllara kazınan hikayesi, onun hikayecilik adına başarısını gözler önüne sererken aynı zamanda da dönemini çok detaylı gözlemlediğini akıllara getirmektedir.