Bir “Garip” Şiir Hareketi
Garip hareketi, Garip Akımı veya Birinci Yeni olarak bilinen; Orhan Veli Kanık, Melih Cevdet Anday ve Oktay Rıfat’ın öncülüğünü yaptığı şiir hareketidir. Türk Edebiyatı, 21. yy. ile birlikte yenileşme hareketlerine doğru giderken 1940’lı yıllarda serbest şiir yoğun ilgi görmüştür.
Garip Akımı Öncesi
Tanzimat sonrası özellikle şiir alanında birçok gelişme ve bu gelişmeler sonucunda tartışmalar yaşanmıştır. Cumhuriyet dönemini de içine alan bu süreçte her dönem bir önceki dönemi eleştirmiştir. Dönemler arası tartışmalar bir yandan yeni dönemi kabul ettirmeye çalışırken bir yandan da mevcut dönemin etkisini yitirmesine neden olmuştur.
Önceki dönemlerde okuyucuda estetik duygu uyandırmak amacıyla kaleme alınan şiirler, Tanzimat sonrası Şinasi’nin şiirleriyle esaslı değişim göstermişti. Soyut güzellik anlayışı yerine hak, hukuk, kanun, medeniyet, vatan, millet, hürriyet gibi daha çok Fransız İhtilali sonrası ortaya çıkan terimler şiirin konusunu belirlemeye başlamıştı. Daha açık tabirle bir sanat aracı olan edebiyat, yaşanan bu olaylar doğrultusunda siyasi propaganda aracı haline gelmişti.
Cumhuriyet dönemindeki eski-yeni tartışmaları, aruz- hece tartışmaları kısa süre sonra etkisini gösterecek yeni dönemin habercisi olmuştur. Beş Hececilerin etkisi azalmıştır. Nazım Hikmet, İlhami Bekir, Ahmet Arif ve birçok ölçüsüz şiir yazan şairler bir çatı altında toplanamamışlardır. Böylece eski şiir gücünü yitirir, zayıflar ve yeni şiirin önü açılır.
Garipçiler
Orhan Veli ve Oktay Rıfat ortaokul arkadaşıdır. Ankara Erkek Lisesi’nde beraber eğitim görerek süren arkadaşlıkları zamanla daha kuvvetli bir hal alır. Daha sonra Melih Cevdet’le tanışırlar.
Dostluklarıyla ilgili Cemal Süreya; “Bu üçlü birliktelik onlara, bir yakınlık, ortaklaşa bir söz hazinesi, ortak bir şiirsel söz dizimi kazandırmıştır.” Der.
Garip üçlüsünün okul günleriyle birlikte görüşleri de gelişir. Ankara Erkek Lisesi’nde okul kooperatifinin bütçesiyle Sesimiz isimli bir dergi çıkarırlar. 1936 yılında Varlık dergisinde şiirleri yayınlanır. Varlık Dergisinde yayınlanan şiirler ölçülüdür. Necip Fazıl, Ahmet Muhip Dıranas, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi önemli isimlerin etkisi görülür.
1941 yılında şiirlerini “Garip” isimli kitapta toplarlar. Daha önceki şiir anlayışlarının tersine ölçüye, biçimciliğe, duygusallığa karşı çıkarlar. Onlara göre şiirin belli başlı kalıpları olamaz. Şiir kalıplar içine hapsedilemez. Garip akımına ismini veren kitabın ön sözünde Orhan Veli’nin şiir hakkındaki düşünceleri yer almaktadır. Garip ön sözünde; “Şiir bütün hususiyeti edasında olan bir söz sanatıdır. Yani tamamıyla manadan ibarettir.” Diyerek söz sanatlarından uzak, anlaşılırlığı yüksek, anlama dayalı şiiri savunmuştur.
Garip Akımı şairleri şiirin alanını genişletmişlerdir. Şiirlerinde sıradan insanlara, sıradan konulara ve gündelik mutluluklara yer vermişlerdir. Şiirin her konuda yazılabileceğini söylemiş ve konuşma dilini şiire dahil etmişlerdir. Nurullah Ataç ve dönem hükümetinin desteğini alan bu akım Yusuf Ziya Ortaç, Orhan Seyfi Orhon gibi isimlerin alaycı ve sert eleştirilerine maruz kalmışlardır.
Yusuf Ziya Ortaç, editörü olduğu Akbaba dergisinde; “Vezin gitti, kafiye gitti, mânâ gitti… Türk şiirinin berceste mısraı diye (Yazık Oldu Süleyman Efendiye!) rezaletini alkışladılar… Göğüslerinde cehennemler yanan sanat cücelerinin kınalar yakıp, ziller takıp şıkır şıkır oynadıklarını gördük! Sanatın darülacezesiyle tımarhanesi el ele verdi, birkaç mecmuanın sahifesinde saltanat kurdular! (…) Ey Türk gençliği!.. Sizi bu hayâsızlığın suratına tükürmeye davet ediyorum!” Diyerek günümüzde bile etkisini sürdüren Garip Akımını ve o günkü temsilcilerini eleştiri yağmuruna tutmuştur.