Oysa bir dokunuş her şeyi değiştirebilirdi.

Bizsiz de yapabiliyor ama belli ki bizsiz yapmak istemiyor. Hiç düşündünüz mü? Tanrı bizi neden yarattı…

Asırlardır insanlar bu sorunun cevabını aradılar “İnsanın yaratılış amacı ne?” Bu soruya cevap bulmak için onlarca kutsal metin, tablet, öğreti incelediler fakat hala bir sonuca ulaşılmış değil. Aslında amaç ulaşmak da değil. Kısa ve tek cümle: Kendisini hoşnut etmek için.

Gariptir ki, İncil bu konuda pek bir şey söylemez. Kiliseler de bu konuda pek konuşmaz. İkna edici bir cevap bulmak zor görünüyor. Öyleyse bunun hakkında sadece spekülasyon yapabileceğiz. İnsanlar, ay, güneş, hayvanlar, ağaçlar ve canlı-cansız olduğunu düşündüğümüz yaratılmaya layık her şey nasıl var. İncil bu konuda net bir cevap veriyor. Hepsi TANRI sayesinde. Yaratılışın ilk bölümleri bize Tanrı’nın kaosa son verdiğini ve hayvanların ve insanların yaşayabileceği bir yer yarattığını söyler. Ancak Tanrı’nın bunu neden istediği açıkça belirtilmemiştir.

Eserimizin adı “Adem’in Yaratılışı (Creazione di Adamo)”.  Şapelinin tavanındaki ünlü bir fresktir. Michelangelo tarafından 1511 dolaylarında yapılmıştır. Fresk Hristiyanlık tabiriyle Tanrı-Baba’nın ilk insan Adem’e hayat üflemesini betimler. Ancak bir şey belirsizliğini koruyor, bu tablo ne anlama geliyor?

Gelelim detaylı incelemeye. 4 ana bölümde inceleyeceğiz.

ADEM: Eserde Adem tamamen çıplak, iri vücutlu, boynunu yana doğru çevirmiş şekilde bakan bir insan olarak tasvir edilmiş.

TANRI: Ademe göre daha yaşlı, üzerinde saflığın ve masumluğum rengi olan beyaz kumaştan bir entarili, ak sakal ve ak saçlı bir insan olarak tasvir edilmiştir. (Tanrının yüzü olarak, Michelangelo’nun kendi yüzünü çizdiği düşünülmektedir.)

MELEKLER: Eserde melekler bir olmuş şekilde tanrıyı tutuyorlar. Bazı meleklerin yüzü silik bazılarının ise daha belirgin. Tanrı onlara tutunmuş şekilde Adem’e uzanıyor. Her bir melekte farklı yüz ifadesi var. Tanrının insanlara da atfetmiş olduğu duygular belirgin şekilde görünüyor. Tanrı ve meleklerin olduğu kısım insan beyninin yan taraftan görünümüne benzetiliyor. (Benim düşünceme göre tanrısal ögeler, insanın aklının ve vicdanın dizginlenmesini sağlayan bir çilehane niteliği taşıyor.)

ELLER: Tabloda tanrının insana dokunmak için iyice gerildiğini görüyoruz, insan ise rahat bir şekilde uzanmış ve sanki tanrıya dokunmak istemezmiş gibi bir hissiyata sahip. Tanrının bulunduğu kısımdan sadece elinin çıkması insanın sınırlarını aşması gerektiğini ifade ediyor. Tanrı insana kucak açmış fakat insan tanrıya dokunmak istemiyor. Tıpkı sadece zor zamanlarımızda aklımıza gelen Tanrımızın bize kucak açması fakat biz insanların cüretkâr davranması gibi. İnsanların tanrıdan uzaklaşması gibi eserde de Adem cüretkâr ve tanrıdan uzak.

Bizsiz de yapabilirdi lakin belli ki bizsiz yapmak istemedi.  Tanrı ile alakalı tarif ettiğim her şey spekülasyon çünkü insanların neden yaratıldığını Tanrıdan başkası bilemez. (Bunu hiçbir zaman öğrenemeyeceğiz.) Kutsal kitaplara göre tanrı için tanrı tarafından yaratıldık. Ancak Tanrı bizi iyiliğini göstermek için yaratmış olabilir. Eğer bir şey ifade edebileceği insanlar olmasaydı, kendini sefil hissederdi. Bizi yarattı çünkü bizimle bir ilişki kurmak istiyor.

İşin özü tıpkı Michelangelo’nun Ademin yaratılışı freskinde de olduğu gibi Tanrı bize dokunmaya çalışıyor fakat biz hep inkâr güdümünde ilerliyoruz. Yaratılışımıza uygun ilerliyoruz. Tıpkı bize dokunmaya çalışan insanları karşı çıktığımız gibi. Hayatta bize elini uzatan insanlar her zaman olacaktır. Bizim yapmamız gereken uzanan ele Adem gibi istemsizce uzanmak değil o eli sıkıca tutup sarılmaktır.  Bu sayede hem yaratılış amacımızı bulur hem de tanrı bile evrende yalnız değilken biz yalnız kalmamış oluruz. Bir dokunuş her şeyi değiştirebilir. Tanrının uzattığı eli tutmanız ve insanların ellerini hiç bırakmamanız dileğiyle.