Kendi mutsuzluğumu sana bulaştırmamanın rahatlığı içindeyim. “BEYAZ GECELER”

1865 baskısının kapağı
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski

“İyiler sevilir ama istenmez.” Ne kadar anlamlı ne kadar manalı bir cümle. İyi olduğumuz için mi seviliriz yoksa sevildiğimiz için mi iyi oluruz. İyi olduğumuz için mi isteniriz ya da neden birisi bizi ister. İstemek nedir. İyilik nedir. Hayaller ve hayatlar… Kafamızda kurduğumuz dünyayla gerçekte yaşadığımız dünyanın aslında ne kadar zıt olduğunu, hayal dünyasından çıkıp gerçek bir şey yaşamak isterken bu seferde hayatın izin vermediğini anlatan bir roman “BEYAZ GECELER”.

     Bence kitap içindeki en önemli anekdot hayalperestimizin adı üstünde hayal dünyasında yaşadığı ve NASTENKA hanımın gerçek dünyada yaşadığı anlamıdır. Gerçekler her şeyin üzerindedir. Hayal kurmak tehlikelidir. Dostoyevski’nin beyaz geceleri aşık bir hayalperestin hikayesini anlatıyor sadece. Evet sadece!

    Kitabın ilk gecesinde sokakta yalnız başına yürüyen Hayalperestimiz (kitap boyunca yazar ana karakterimizi HAYALPEREST olarak tanıtmakta ve 1. Tekil şahıs olarak anlatmaktadır.) bir köşe başında ağlamakta olan bir kadını fark eder. NASTENKA…  Bu kızdan ilginç bir şekilde etkilenir fakat kızla konuşma cesaretini gösteremez. Kızın peşine takılan bir adamı fark eder, kızın peşine takılıp kıza koluma girin der ve sarhoş adamı atlatırlar.  Hayalperestimiz istemeden de olsa kızla tanışmış olur. Kıza evine kadar eşlik eder sohbet etmeye başlarlar. Hayalperestimiz bu sohbetten etkilenir. NASTENKA kendisinden etkilenildiğini anlamıştır. Nastenka bir cümle kurar: Bana âşık olmayın bu imkânsız emin olun, arkadaşlığa hazırım. İşte size elimi uzatıyorum. Ama âşık olmak imkânsız. Hayalperestimiz her ne kadar âşık olmayacağına dair sözler verse de aşık olacağı kesindir. Bir kıza sırılsıklam âşık olmuş bir adam ve aşık olmayalım ama arkadaş olalım diyen bir kadınımız var.

“Böylesine güzel bir gökyüzü altında gerçekten kötü insanlar, huysuz ve güvenilmez insanlar nasıl var olabilir?” (Sayfa 9)

      İkinci gece buluşan Hayalperest ve Nastenka tekrar konuşmaya başlarlar ama Nastenka ilk gecenin aksine konuştuklarının tam tersini söylemeye başlar. İlk gece bana âşık olmaya diyen bu kız ikinci gece çocukluk ettim yeniden başlayalım konuşmaya demiştir ve hayalperestimizin içinde aşka dair bir ışık yakmıştır. Umut yeşermiştir. Nastenka kendinden bahsetmesini ister ve hayalperestimiz kendisinden bahsetmeye başlar. Romantik ama bir o kadarda karamsar cümleler dökülür ağzından. Hayalperestin kendisini anlattığı bu anlarda Nastenka gözyaşlarını tutamaz. Sıra Nastenkaya gelir… Bu güzel kızımızın annesiyle babası hayatlarını kaybetmiştir. Nastenka iki gözü kör olan ninesiyle yaşamaya başlar. Nastenka bir gün kendi tabiriyle edepsizlik yapar ve o andan sonra ninesi aşırı korumacı olur. Hatta bazı günler ninesi Nastenka’nın eteğiyle kendi eteğini birbirine iğneler. Günlerden bir gün Nastenka’nın evlerine genç bir delikanlı kiracı gelir. Ninesi adamı göremediği için Nastenkaya sorular sorar ve torunun bu yakışıklı genç delikanlıya gönlünü kaptırmasından korkar. Kiracı Nastenkadan hoşlanmıştır. Hatta Nastenkaya kitaplar getirir ve bir keresinde ona tiyatroya gitmeyi teklif eder. Aşk başlamıştır.  Lakin bir gün kiracı üzücü bir haberle gelir. Maddi durumu yeterli olmadığından daireyi boşaltmak zorunda olduğunu ve Moskova’ya gidip para kazanması gerektiğini söyler. Nastenka yıkılır kiracıya onunla gitmeyi teklif eder. Kiracıda nastenkaya bir söz verir. Bir sene sonra tekrar gelip eğer hala ona aşıksa onunla evleneceğini söyler. Fakat bir sene boyunca hiç haber gelmez. Nastenka’nın hikayesini ilgiyle dinleyen hayalperestimiz artık kendisini bu güzel kıza daha yakın hisseder.

“Zekâyla güzellik birlikte olunca birbirlerine o kadar yakışıyolardı ki…” (Sayfa 17)

 Üçüncü gecede hayalperestimizin içi sevinçle dolmuştur. Nastenka ise aşkına bir mektup yazmak ister ve hayalperestimizden yardım alır. Artık Nastenka aşkına son şans vermektedir.

Dördüncü gecede Nastenka hayalperestimize mektuba cevap gelip gelmediğini sorar. Mektuba cevap gelmemiştir ve Nastenka artık aşkından vazgeçmesini gerektiğini düşünür. Hayalperestimiz tam bu düşünceler sırasında Nastenkaya olan aşkından bahseder. Nastenka bu itiraf üzerine şaşkınlık yaşar ama hayalperestin aşkını kabul eder. Heyecan ve aşk ile yürümeye başlarlar. Tam o sırada çalıların arasındaki karanlıktan bir gölge çıkar evet tahmin ettiğimiz kişi. Kiracı… Nastenka hayalperestimizin kolunda adeta fırlar ve genç delikanlıya sarılır. Birlikte gözden kaybolurlar.

“Ama sizinde bildiğiniz gibi, sevdiklerimiz kalbimizi kırsalar da onlara uzun zaman dargın kalamayız.” (Sayfa 72)

  Kitabımızın son kısmı sabah geçmektedir. Hayalperestimiz sabahın ilk ışıklarında Nastenka’dan bir mektup alır. Mektup özür cümleleriyle başlar ve sonuda doğru bir hafta sonra evleneceğini ve hayalperesti görmek istediğini söyler.

“Yirmi yıl sizi sevmiş olsaydım yine de şu ankinden fazla sevemezdim.” (Sayfa 34)

Gerçekler her şeyin üzerindedir. Aşk hayal kurmak ile gerçekleştirmek arasında ince bir çizgidir. Onun da üstünde sevgi vardır ki sevgi yeşertir. Büyük aşk diye tabir edilen tüm aşklar yok olmuştur. Ama koşulsuz sevgi ilelebet yaşamıştır. Çünkü aşk insanı cüretkâr yapar. Sevgi insanı naif kılar. Hayalperestimiz tabi ki affedecek, en mutlu gününde insan sevdiğini üzer mi? Kendi mutsuzluğunuzu sevdiğinize bulaştırmamanın rahatlığı ile sevmenizi dilerim.

Mehmet Emre KOÇ avatarı

1 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir