Geçmişten günümüze kadar yayımlanmış birçok gazete ve dergi bulunur. Köşe yazıları, makaleler, önemli başlıklar, sayısız okurlar… Bazı zamanlar bu yazılarda yeni kelimelerle tanışırız. Öyle ki 22 Ekim 1923’te Mustafa Kemal ATATÜRK’ ün yönetim biçimi olarak Cumhuriyet’i benimseyeceğini ima ettiği Neue Freie Presse gazetesinden çevrilip İkdam gazetesinde yayımlanan demeçte ilk defa Cumhuriyet kelimesi kullanılmıştır. Türk Dil Kurumuna göre ”Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığıyla kullandığı yönetim biçimi.” anlamına gelen Cumhuriyet kelimesi, anlamının arkasında milletin, devrin, Mustafa Kemal’in mücadelesinin de olduğunu hatırlatır. 101 yılı bu mücadelenin sonucu olarak sürdüren ve sürdürecek olan Cumhuriyet kelimesini, aynı önemle yayımlayan İkdam gazetesi, aşağıda örnek verildiği gibi coşkuyla da kutlamıştır.

İkdam, gayretle çalışma ve çaba gösterme anlamlarına gelir. II. Abdülhamit döneminde önemli gazetelerden biri olan İkdam’ın kurucusu Ahmet Cevdet Oran’dır.

Ahmet Mithat Efendi, Halit Ziya Uşaklıgil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit Tarhan, Samipaşazade Sezai, Hüseyin Cahit Yalçın, Falih Rıfkı Atay gibi edebiyatımızda önemli isimleri de bünyesinde bulunduran gazete, Edebiyat ve Tarih alanında büyük önem taşır.

Zıt görüşleri, farklı bakış açıları olan gazete 1894 yılından 1961 yılına kadar yaşamakla birlikte, birçok döneme ve olaya, sözlük anlamındaki gibi sebatle tanıklık etmiştir. Buna dayalı olarak başta Ahmet Cevdet olmak üzere birkaç yazar, kaleme aldığı yazılar yüzünden dönem içinde yanlış anlaşılmalara sebep olmuştur.
Günümüzde gazeteler yerini sitelere, çevrim içi yazılara bıraksa da bir zamanlar ipten alıp ipe koyduğunu söyleyebiliriz. Öyle ki önemli romanların birkaçı önce gazete de yayımlanırdı. Buna Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun ”Kiralık Konak” kitabı örnek verilebilir. İkdam gazetesinin de zamanında Cumhuriyeti özetleyen demeçi ile aklımıza gelmesini sağlayan 22 Ekim’in, ilanı ile birlikte 29 Ekim’in asırlar sonra bile unutulmaması tek temennimizdir. Bununla birlikte yazmanın, öğrenmenin, okumanın, Edebiyatın hatta Tarihin önemini atlamamamız gerekir. Aksini düşünenler için Mustafa Kemal’in şu sözü yeterlidir:
” Tarihini bilmeyen bir millet yok olmaya mahkumdur.”
