TÜRKİYE’NİN HERDER’İ “ZİYA GÖKALP”

Son günlerde yeniden ihtiyaç duyduğumuz ve canlanmasını arzuladığımız Turan Birliği, Türk milliyetçiliği ve Türk dünyası birliği gibi kavramların fikir babası olan Ziya Gökalp’i, ölümünün 100. yılında rahmetle anıyoruz.

Sosyolog, akademisyen, yazar ve vatansever bir şair olarak tanıdığımız Ziya Gökalp’in düşünceleri, Türk kültürel mirasımızın aktarılmasında büyük önem taşır. Kültür ve medeniyet kavramlarına açıklık getirerek Türk kimliğinin, Türk kültürüyle inşa edilmesi gerektiğini savunur. Bu düşüncelerini, dönemin popüler dergilerinde kaleme aldığı yazılarla halka aktarmaya çalışmıştır.

Ziya Gökalp’in Yaşam Öyküsüne Kısa Bir Bakış

Ziya Gökalp, 1890’da Diyarbakır’da Askerî Rüştiyeyi bitirdikten sonra Askerî Îdadî’yi tamamladı. İstanbul’da Tıbbiye Mektebi’nde okurken devrimci ruhunu ortaya koyan Gökalp, burada padişaha karşı kurulan gizli ihtilal komitesine üye olur. Bu faaliyetleri nedeniyle önce tutuklanır, ardından Diyarbakır’a sürgün edilir. Diyarbakır’daki Hamidiye Alayları’nın eşkıyalık yaptığını gözlemleyen Gökalp, bu olayları “Şaki İbrahim Destanı”nda anlatır.

Daha sonra Selanik’e giderek İttihat ve Terakki Partisi’nde yer alır ve burada Türkçülük ve dilin sadeleşmesi üzerine “Genç Kalemler” ve “Rumeli” gibi dergilerde yazılar yazar. Partinin 1912’de İstanbul’a taşınmasıyla İstanbul’a döner; ancak İstanbul’un işgali üzerine tutuklanarak Malta’ya sürgün edilir. 1919-1921 yılları arasında Malta’da kaldığı süre boyunca yazmayı bırakmaz.

Ziya Gökalp, 1924’te kısa süren bir hastalığın ardından dinlenmek için gittiği İstanbul’da 25 Ekim 1924 günü hayatını kaybeder.  Divanyolu’ndaki II. Mahmud Türbesi hazîresine defnedilir. Cenaze töreni,  askeri ve siviliyle yaklaşık 50 bin kişinin katıldığı görkemli bir merasimle gerçekleştirilmiştir. Ziya Gökalp’i ölümünün 100. yılında Türk akademisine kazandırdığı eserleri, fikirleri ve çalışmalarıyla her zaman hatırlayacağız.

Resimli Gazete, Ziya Gökalp’in Cenaze Töreni, “Vücudu Toprağa İnerken Yadı Gönüllere ve Ruhu Göklere Çıkan Gökalp”, 1 Teşrinievvel 1340, Numro:61, Sene:2, 8 sayfa,

“Türkçülüğün fikir babası Ziya Gökalp, kısa sürede ilerleyen rahatsızlığı sebebiyle Fransız Pasteur Hastahanesi’nde 25 Ekim 1924’te vefat etmiştir. Cenazesi kalabalık bir törenle Sultan II. Mahmud Türbesi’nde toprağa verilmiştir.”

Halk Kültürü ve Milli Kimlik İnşası

Türk Ocağı’na bağlı “Halka Doğru” dergisinde “Halk Medeniyeti” adlı yazılar yazarak Türk folklor tarihinde çığır açan çalışmalara imza atar. Bu yazılarda Herder’in düşüncelerinin etkisi açıkça görülür; Gökalp’e göre Türk halkı, zengin bir kültüre ve ruha sahiptir. Ancak Osmanlı aydınları, Arap ve Fars edebiyatının etkisiyle milli edebiyatı yaratamamış, kendi kültüründen uzaklaşmıştır. Gökalp’in bu duruma karşı halkiyat çalışmaları, Türk halk kültürünün ve değerlerinin milli bir çerçevede tanımlanmasını amaçlar.

Gökalp, “halkıyat” olarak Türkçeleştirdiği folkloru sekiz şubeye ayırır:

  • Halk Teşkılatı
  • Halk Ahlakıyatı
  • Halk Felsefesi
  • Halk Hukukiyatı
  • Halk Bediiyatı
  • Halk Lisanıyatı
  • Halk İktisadıyatı
  • Halk Kavmiyatı

Gökalp bu maddeleri açıklayamamış olsa da, onun görüşleri hem Osmanlı’nın son döneminde hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda son derece etkili olmuştur. Türk kimliğinin köklerini halka ve halkın kültürel birikimine dayandırmak, Gökalp’in milliyetçi düşünce yapısının temel taşlarından biridir.

  Ziya Gökalp, halkiyat (folklor) kavramını 1913 ve 1914 yıllarında ortaya koymuştur. Halk bilimi kavramının Türkçü ve milli bir açıda incelenmesi gerektiğini savunmuştur. Gökalp, halkiyat kavramını geliştirirken Alman filozof Johann Gottfried Herder’in “halk ruhu” (Volksgeist) kavramından esinlenmiştir. Ona göre halkın yaşantısında, dilinde, inançlarında ve geleneklerinde saklı olan değerler, Türk milletinin kültürel karakterini ve milli kimliğini oluşturan yapı taşlarıdır.

   Ziya Gökalp fikirleriyle birçok kişiye ilham olmuştur. Yusuf Akçura, , Mehmet Fuat Köprülü ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk içinde önemli bir ilham kaynağı olmuştur. Atatürk,  Ziya Gökalp için şöyle der ;

“Bedenimin babası Ali Rıza Efendi, hislerimin babası Namık Kemal, fikirlerimin babası ise Ziya Gökalp’tir” 

    Bu yazıda Ziya Gökalp ve halkıyat kavramlarına değindik. Ziya Gökalp’in birçok alanda önemli fikirleri olmuştur. Turancılık, Oğuzculuk, köy ve köy hayatına dair, kadın, aile ve feminizm temalı,  çocuklara yönelik  şiirleri ve Türk sosyolojisine ışık veren birçok akademik eserleri mevcuttur. 


Ziya Gökalp’in II. Balkan savaşı devam ederken İttihat ve Terakki cemiyetindeki ayrılıklara ithâfen yazdığı şiiri:

Bir ülke ki toprağında başka ilin gözü yok,

Her ferdinde mefkûre bir, lisan, adet, dil birdir,

Mebusanı temiz, orda Boşo’ların sözü yok,

Hududunda evlatları seve seve can verir,

Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın. 

 

Bir ülke ki çarşısında dönen bütün sermaye

Sanatına yol gösteren ilimle fen Türkündür,

Hirfetleri birbirini daim eder himaye,

Tersaneler, fabrikalar, vapur, tren Türkündür,

Ey Türkoğlu işte senin orasıdır vatanın, 

 (Yeni Hayat kitabındaki  “Vatan”  şiiri)

Bugün Kürt ve Türk kimliklerinin değerlendirildiği bu topraklarda, Türkiye’de ortak bir Türk kültürü inşasını destekleyen Ziya Gökalp, Kürt asıllı bir vatandaş olarak milliyetçilik kavramını dışlayıcı veya ayrıştırıcı değil, birleştirici bir unsur olarak ele almış ve herkesin ortak bir Türk kimliği altında birleşebileceği bir kültür inşasını hedeflemiştir. Aslında, yüzyıl öncesinden günümüzün sorunlarına çözüm sunmuştur.

Ruhu şâd olsun. Onun fikirleri her zaman Türk milletinin aydınlık yarınlarına yol gösterecektir.